"Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı ve her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır."
- Mustafa Kemal ATATÜRK

1. Ulusal Pediatri Kongresi Sonuç Bildirgesi

Birinci Ulusal Sosyal Pediatri Kongresi 13-16 Ekim 2010 tarihleri arasında Kuşadası’nda düzenlenmiştir. Kongre Avrupa Sosyal Pediatri Derneğinin Yıllık Kongresi ile birlikte gerçekleştirilmiştir. Kongrede 33 davetli konuşmacı yer almıştır. Ana teması Çocuk Sağlığı İzlemi ve Sağlıklı Çocuk Bakımı olan kongrede toplam 13 sözel bildiri ve 45 poster sunumu olmuştur. Kongre programı ve sunumlar ilgili izinler doğrultusunda www.sosyalpediatri.org.tr  ve www.essop.org  elektronik iletişim ağı adreslerinde yer almaktadır. Kongredeki çeşitli panel, oturum, sözel ve poster sunumları ile yapılan tartışmalar sonucunda ortaya çıkan temel noktalar aşağıda başlıklar halinde özetlenmiştir.

Sosyal Pediatri Kurumları

İlk uluslar arası sosyal pediatri derneği 1969 yılında Fransa’da kurulmuş, bunu 1977 yılında ESSOP (European Society for Social Pediatrics) adı ile Avrupa Sosyal Pediatri Derneğinin kuruluşu  izlemiştir. Son gelişmeler ışığında uluslarası düzeyde ISSOP (Intenational Society for Social Pediatrics) kurulması çalışmaları yürütülmektedir. Ülkemizde Sosyal Pediatri Derneği  2005 yılında kurulmuştur. Dernek Avrupa Sosyal Pediatri Derneği ile ulusal düzeyde işbirliği (affiliasyon) yapmaktadır.

Toplumsal Açıdan Çocuk Sağlığı İzlemi

Çocuk sağlığı izlemlerinin yaygınlaştırılmasının yanı sıra niteliğinin de artırılması ve hizmetlerin her ülkenin gereksinimleri  doğrultusunda sürekli geliştirilmesi gerekir.

Günümüzde çocuklar arasında giderek artan sayıda görülen ruhsal sorunların önlenmesinde doğru anne babalık yaklaşımının önemi artmıştır. Sevecen ancak sınır koymayı bilen anne-babalık yaklaşımının en olumlu etkiye sahip olduğu belirtilmektedir. Çocuk sağlığı izlemlerinde ailelerin bu açıdan eğitilmeleri çok önemlidir.

Doğum öncesi dönemde anne karnında çeşitli zehirler ile karşılaşmanın çocuk sağlığına ve özellikle nörolojik gelişimine olumsuz etkilerinin olabileceği çeşitli araştırmalarda öne sürülmektedir. Bu konuda uzun erimli çalışmaların yapılmasına ve çevresel açıdan gerekli önlemlerin alınmasına gereksinim vardır.

Çeşitli ülkelerdeki çocuk sağlığı izlemi ile ilgili uygulamalar göz önüne alındığında özellikle taramalar konusunda kanıta dayalı bilimsel uygulamaların önemi artmaktadır. Ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında aile hekimliği uygulaması başlatılmıştır. Bu bağlamda mevcut Sağlık Ocakları,  bazı Ana-Çocuk Sağlığı Merkezleri ve Verem Savaş Dispanserleri kapatılarak Aile Sağlığı Merkezleri açılmaktadır. Aşı uygulamaları, çocuk sağlığı izlemleri gibi koruyucu çocuk sağlığı  hizmetlerinin Aile Sağlığı Merkezleri tarafından yürütülmesi, okul sağlığı, çevre sağlığı ve aşı uygulamalarının denetlenmesi gibi çalışmaların da Toplum Sağlığı Merkezlerinden yürütülmesi beklenmektedir. Çocuk sağlığı izlemi bir ekip çalışmasını gerektirmektedir. Yeni sistemde ekip çalışmasının yeri net olarak belirlenmemiştir. Diğer yandan bu geçiş sürecinde aşılanma oranlarında düşmelerin olması beklenmektedir. Bu noktada kayıt dışı kişilere hizmet vermesi beklenen  Toplum Sağlığı Merkezlerinin iş yükü doğal olarak artacaktır. Önceleri her ilçede en az bir tane olması planlanan bu merkezlerin son düzenleme ile her ilçede en fazla bir tane olarak düzenlenmesi de koruyucu çocuk sağlığı hizmetleri açısından sakıncalar içermektedir.  

Başta çocuk hekimleri olmak üzere çocuk sağlığı ile uğraşanlar çocuk sağlığının her alanında savunuculuk yapmaları gerektiklerini her zaman göz önünde bulundurmalıdırlar. Çocuk istismarının önlenmesi için çocuk sağlığı izlemlerinde aileler bilgilendirilmeli ve çocuk sağlığı alanında çalışanlar gerekli bilgi ve beceriler ile donatılmalıdırlar. İstismara uğrayan kişilerin istismar yapmaya eğilimli oldukları araştırmalar ile saptanmıştır. İzlemlerde bu durumun dikkate alınması önemlidir.

Uluslar arası düzeyde bir ülkenin çocuk sağlığı alanında yapılacak girişimlerde o ülkenin sosyal yapısı göz önüne alınmalıdır. Aksi takdirde iyi niyet ile başlanan bazı girişimler çocuk sağlığına yarar yerine zarar getirebilir. Bu amaçla sosyal bilimcilerden destek alınmalıdır.

Hastaneye yatan çocukların düzenli izlemlerin yapılabilmesi, eksik aşılarının tamamlanabilmesi ve diğer koruyucu çocuk sağlığı uygulamalarının gerçekleştirilebilmesi için sağlığı teşvik eden  hastane yaklaşımına önem verilmelidir. 

Çocuk sağlığı izleminde büyüme ve gelişmenin değerlendirilmesi

Büyümenin izlenmesinde anne sütü ile beslenen çocuklar temel alınarak güncelleştirilmiş büyüme eğrilerinin kullanılması önemlidir. Değerlendirme yaparken ergenlik öncesi dönemde de ulusal farklılıkların olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Gelişimin izlenmesinde anne ve babaların gözlemlerinden yararlanılmalıdır.

Çocuk sağlığı izlemlerinde yapılan araştırma sonuçlarına göre uyku, beslenme, aşırı hareketlilik ve diğer çeşitli davranış sorunları 6-24 ay arası çok yaygın olarak görülmekte ve ortalama her 4 aileden biri bu konularda sorun yaşamaktadır. İzlemlerde aileler bu sorunların gelişmemesi için yapabilecekleri konusunda bilgilendirilmelidirler.

Anne ve babanın ruh sağlığı çocuğun bedensel ve ruhsal gelişimi açısından çok önemlidir. Çocuk sağlığı izlemlerinde bu açıdan gerekli değerlendirmelerin ve girişimlerin yapılması gereklidir.

İstanbul’da yapılan bir araştırma sonucuna göre çocuk sağlığı izlem kliniğinden izlenen beş yaşından küçükler arasında kazaya maruz kalma oranı % 15 olarak bulunmuştur. En sık görülen kaza nedeni düşmedir, bunu sırası ile yanıklar ve boğulma izlemektedir. Ailelerin bu konudaki koruyucu bilgi ve tutumları incelendiğinde zehirlenmeler konusunda iyi ancak yanıklar konusunda zayıf olduğu anlaşılmıştır.  Çocuk sağlığı izlemlerinde kazaların önlenmesi konusunda ailelerin bilgilendirilmesi yapılmalıdır.

Çocuk sağlığı izleminde beslenme:

İlk altı ay tek başına anne sütü ile beslenmek ve altıncı aydan sonra uygun tamamlayıcı besinlere başlanarak emzirmenin en az iki yaşına kadar sürdürülmesi çocuk sağlığı açısından çok önemlidir. Araştırma sonuçlarına göre doğum öncesi eğitim alan annelerin bebekleri arasında anne sütü ile beslenme oranı yükselmektedir. Doğum öncesi eğitim almış olmak çalışan annenin de emzirme başarısını artırmaktadır. 

Anne sütü ile beslenmenin desteklenmesi için “Anne sütü muadillerinin kullanımı ile ilgili uluslar arası yasa” bulunmaktadır ve mama üreten firmaların bu yasaya  uyması  gerekmektedir. Araştırma sonuçlarına göre ülkemizde kullanımda bulunan bebek mamalarının % 85’i bu yasanın en azından bir maddesini ihlal etmektedir. Bu konuda gereken yasal önlemler en kısa sürede alınmalıdır. 

Çocuk sağlığı izlemlerinde sağlıklı beslenmenin uygulanmasına özel önem verilmeli ve tamamlayıcı besinlere başlarken sağlıklı beslenme davranışının kazandırılması sağlanmalı, bu amaçla çocuğun kendini beslemesine izin verilmelidir. Her çocuğun kişiliği kendine özel olduğu gibi iştahları da farklıdır. Kendi istek ve arzuları, yemek konusunda da farklı damak zevkleri olabilir.  İştah düzeyi günler içinde azalma ve artışlar gösterebilir bu nedenle çocuklar zorlanmamalıdır.

Ülkemizde süt çocuklarında demir desteği konusunda önemli gelişmeler sağlanmıştır ancak uygun süre ve doz konusunda bilgilerin tazelenmesi ve danışmanlık becerilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.

İshal ve solunum yolu hastalıklarında çinko desteğinin önemi Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF tarafından vurgulanmaktadır. Çocuk sağlığı izlemlerinde beslenmenin bu açıdan değerlendirilmesi önemlidir. Probiyotiklerin  (vücut için yararlı mikroorganizma içeren ürünler) pek çok farklı türü vardır. Farklı probiyotikler   farklı hastalıklar için yararlı olabilir. Bu konuda günümüzde  pek çok çalışma sürdürülmektedir. Bazı probiyotiklerin kısıtlı sayıda hastalığın önlenmesi ve tedavisinde etkinliği kanıtlanmıştır. Öte yandan yan etkileri de vardır. Bu nedenle hekimlerin bunları önermeden önce özgül  olarak hangi suşun hangi hastalığın önlenmesi ve/veya tedavisinde etkin olduğuna yönelik doz, yaş grubu gibi özelliklerin de somut olarak elirtildiği plasebo kontrollü çalışma sonuçlarını hatta var ise meta analizleri gözden geçirmesi yararlı olacaktır.

 

Çocuk beslenmesinde protein alımı önemlidir.  Düşük sosyo-ekonomik gruptaki çocukların hayvansal kaynaklı protein alabilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması gereklidir.

Sağlık Bakanlığı önerileri doğrultusunda tüm çocuklara doğumdan itibaren en az bir yıl süre ile günde 400 ünite D vitamini verilmesi önerilmektedir. Ancak araştırma sonuçlarına göre ilk aylardan sonra aileler bu vitaminleri düzenli vermemektedirler, bu konuda halk eğitimlerine önem verilmelidir. İzmir’de yapılan araştırma sonuçlarına göre düzenli D vitamini alan süt çocukları arasında D vitamini yetersiz olanların oranı % 37 gibi azımsanmayacak bir orandadır. D vitamini yetersiz olan anne  oranı ise % 90 olarak bildirilmektedir. Araştırmanın sonuçları D vitamini eksikliği açısından ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olduğunu göstermektedir. D vitamini eksikliğinin önlenmesi için gerekli olan D vitamini desteğinin belirlenmesi konusunda çalışmalar yapılmalı ve anne ve çocukların uygun şekilde güneş ışığından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması sağlanmalı ve toplum bu açıdan bilgilendirilmelidir.

Çocuk sağlığı izleminde aşı uygulamaları

Çocukluk çağı aşı programları en hızlı değişimlerin yaşandığı uygulamalardan biridir. Ülkemizde de aşı takviminde değişiklikler yaşanmaktadır ve aşı uygulamaları sayesinde birçok hastalık hiç görülmemektedir. En son çocuk felci (polio) olgusu ülkemizde 1998 yılında görülmüş ve ülkemiz poliodan arındırılmış ülkeler arasına girmiştir. Ancak yakın temas içinde olduğumuz bazı ülkelerde (Hindistan, Afganistan, Pakistan ve Nijerya) çocuk felci  salgınları görülmektedir. Ayrıca daha önce poliomiyeliti eradike ettiği bildirilmiş olan Tacikistan'da da 2010 yılında Hindistan'dan giren bir olgu sonucu 400 den fazla olgu ile giden ve yalnızca çocukları değil genç erişkinleri de içine alan bir salgın görülmüştür. Tüm bu nedenlerle Türkiye poliomiyelit tehlikesi altındadır. Aşı oranlarımızı %95 in üzerinde tutmamız gereklidir.  Ülkemizde poliomiyelit olmadığını kesinlikle söyleyebilmek için her hekim gördüğü her flask paralizi olgusunu poliomiyelit düşünsün ya da düşünmesin sağlık müdürlüğüne en kısa sürede bildirmek zorundadır

Aşı takviminde yer almayan ancak piyasada bulunan aşılar konusunda izlemler sırasında ailelerin bilgilendirilmesi gereklidir. Aşılama hizmetlerinin geliştirilmesi için her sağlık çalışanı aşılar konusundaki temel kuralları öğrenmeli ve özel durumları sorgulayarak çocukların aşılarının tamamlanmasını sağlamalıdır.

Boğmaca olgularındaki artış nedeni ile ergenlik çağında ve erişkinlerde boğmaca aşısı yapılması önem kazanmıştır. Çocuk sağlığı izlemlerinde bu uygulamanın vurgulanmasında ergenlik döneminde erişkin tip difteri tetanoz (Td) aşısı yerine bir kez erişkin tip difteri, tetanoz, boğmaca ( Tdap) yapılmasında yarar vardır.